Burada mutluluk ve sağlık var...

Cep Telefonlarındaki ''SAR'' Tehlikesi...

Unknown TARAFINDAN YAZILDI 29 Ekim 2014 Çarşamba 1 yorum

  Her gün elimizden düşmeyen cep telefonlarının sağlığımıza ne kadar zarar verdiğini elbette hepimiz bir yerlerde okuyor veya duyuyoruz. Bu zararlardan korunmak amacıyla zaman zaman telefonla konuşma halindeyken kulaklık kullanarak veya telefonu geceleri uyurken kendimizden uzak tutarak önlemler almaya çalışmaktayız. Peki son zamanlarda ismini sıkça duymaya başladığımız ve gizli bir tehlike olarak tanımlanan cep telefonlarındaki SAR değeri ne anlama gelmektedir ve sağlığımıza etkileri nelerdir? Biraz üzerinde duralım.

''SAR'' Değeri Nedir?


  SAR kelimesinin İngilizce açılımı: ''Specific Absoration Rate''. Türkçe karşılığı ise ''Özgül Soğurma Değeri'' dir. Diğer bir ifadeyle cep telefonunun yaydığı radyasyonun insanlar tarafından ne kadarının emildiğini gösteren bir enerji ölçüm değeridir. Bu değerin insana verdiği zararla ilgili olarak henüz net bir ortak görüşe varılamamıştır. Uzmanların bir kısmı SAR değerinin zararsız olduğunu savunurken bir kısmı da uzun vadede zararlı olabileceğini savunmaktadır. Buna rağmen cep telefonu üreticilerin her geçen gün cihazlardaki SAR değerlerini düşürmeye çalışması, yapılan bu çalışmaların SAR değerinin sağlığımıza olumsuz yönde etkilediğini kanıtlar niteliktedir.

''SAR'' Değerinin Yüksek Olmasının Zararları Nelerdir


  Genel olarak yoğun bir şekilde radyo dalgalarına maruz kaldığımızda yukarıdaki resimde görüldüğü gibi vücudumuzda fizyolojik değişiklikler meydana gelmektedir. Bu da gösteriyor ki zararının ne olduğu aslında vücut tarafından emilen radyasyon değerinin yoğunluğu ile ilgilidir. Buradan hareketle  radyoaktif maddeler değerleri yükseldikçe çok güçlü olur ve insan vücudundaki hücreleri parçalayarak DNA yapısını bozabilir ve kansere neden olabilir.

  Dünya Sağlık Örgütü cep telefonlarını ''Kanser Riski Taşıyan Ürünler'' grubunda göstermektedir.

Sonuç olarak: Şu anda kullanmakta olduğunuz veya almayı düşündüğünüz telefonun SAR değeri ile ilgili mutlaka yetkili satıcıdan bilgi alınız. Genel kabul görmüş SAR değeri 1.00W/kg ve altıdır. Bu değerlerin üzerindeki telefonları tercih etmemeniz tavsiye edilir. Ama unutmayalım!!! Bir telefonun SAR değerinin düşük olmasının cihazı başucumuzda bulundurabileceğimiz veya uzun saatlerce telefonda konuşabileceğimiz anlamına gelmemektedir.





Devamını Gör...

Spor Yapmak İçin 10 Neden

Unknown TARAFINDAN YAZILDI 22 Ekim 2014 Çarşamba 0 yorum

Spor yapmalıyız çünkü:


1. Spor yapmak bağışıklık sistemimizi güçlendirir ve buna bağlı olarak hastalanma riskinizi azaltır.       
                                                       ileri>
Devamını Gör...

Günümüzde Anne ve Çocuk Olmak...

Unknown TARAFINDAN YAZILDI 18 Ekim 2014 Cumartesi 0 yorum
   
   

  Her geçen gün zorlaşan hayat şartları beraberinde bir çok problemi de peşinde getirmektedir. Özellikle annelerin çocukları için çocukların da kendi gelecekleri için güven ortamından yoksun olan şehirlerde en doğal hakları olan sosyal imkanlardan yararlanma isteği hayal kırıklığı ile sonuçlanmaktadır. Buna bağlı olarak geleceğe endişeyle bakan anneler ve güven sorunu yaşanan sosyal ortamlardan yararlanamayan çocuklar son derece rahatsız ve mutsuz olmaktadır. Konuya daha duyarlı yaklaşmak  adına bir annenin kendi hikayesini siz değerli okuyucularla paylaşma sorumluluğunu yerine getirmek istiyorum.


Bizim hikayemiz...


  80 kuşağında büyüyen bir anneyim ben. Çelik çomaklarla, istopla, saklambaçla, ortada sıçanlarla büyüyen bir anne. Bizim dönemimizde sokaklar bize yetiyordu. Kiremit tozundan yaptığımız yemekler hayal dünyamıza renk katıyordu, bizi mutlu ediyordu. Sokak lambalarının altında annemiz balkondan seslenene kadar geceleri sınırsız oyun oynadığımız güvenli bi ortam vardı. Şimdiyse İstanbul’da yaşıyorum. Akhisar’da yetişmiş biri olarak da, İstanbul’da oğlum için her gün daha çok endişeleniyorum. Çünkü her gün cinsel istismar ya da tedbirsizlik yüzünden ölen çocukların haberleri yüzüme çarpıyor.
  Oğlum henüz 2.5 yaşında. Onun için okul arama telaşındaydım bir yandan da. Okul arama maceramızda yaşadığım sıkıntıları yazmak istedim size. Erken olduğunu düşünsem de İstanbul’da binaların içinde de mutlu edemezdim ki onu. Tek istediğim ilgi ve sevgiyle yaklaşan ve yaş grupları ile paylaşmayı öğretecek bir öğretmendi. Eğitimin sevgi ve güvenle başladığına inanıyorum çünkü. Aklıma kreşlerin oyun grupları geldi. Okulların güvenliği, ücretleri, evimize uzaklığı, eğitimleri, sevgisi... Öncelik olarak semtimize yakın yerleri araştırdım. Dışından cicili-bicili okulları görünce hevesle girdim okula.(Anne olarak ne kadar güvenmek istesen de şüpheyle yaklaşıyorsun) Öğretmenler, müdür gülücüklerle karşılasa da, sen ‘Çocuğun için güvenli mi, değil mi?’ diye yan gözle seyrediyorsun okulun heryerini. Küçücük rutubetli odalar, zemin katta ışık görmeyen hikaye odaları, merdivenlerdeki geniş aralıklı korumalıklar, kaygan zemin, isteğe bağlı dini eğitim odaları. Bu değildi ki aradığım. Lüks okulları da gezdim.Çocuklara ayaklı dolar muamelesi yapılıyor.Hepsi para tuzağı.Bana anlatılan bu değildi.Çocukluğumuzdaki güvenli ortamı aradım haliyle.

Tabletsiz, internetsiz, digital ortamdan uzak. Biz daha yolun çok başındayız ama ‘Kreş için bu süreci yaşadıysam ilköğretim, lisede kim bilir neler yaşarız?’ diyorum. Bir de şimdilerde çok duyulan Bonzai faciası tabi. Benim gibi annelere sabır, anlayış ve sevgi dileyebiliyorum sadece.

                                                                                                                                Yazan: Şennur İMREK ORTA
                                                                                                                                          



Mutlu Endam olarak hikayesini bizimle paylaşan Şennur arkadaşımıza teşekkür ederiz.



Devamını Gör...

Vakit Harcamadan Kaliteli Bir Yaşam İçin 10 Tavsiye...

Unknown TARAFINDAN YAZILDI 17 Ekim 2014 Cuma 0 yorum

 
   Çoğumuz kaliteli bir hayat yaşamak ister. Çevresi tarafından sevilmek ve saygı görmek, başarılı olmak, çevresine örnek olmak, sağlıklı beslenmek ve güzel bir vücuda sahip olmak ister ama birçoğumuz iş hayatının yoğunluğu ve günlük koşuşturmaca içerisinde kaliteli bir hayat için kendimize vakit ayırmakta güçlük çekeriz. Az vakit ayırarak hatta sadece zihninizi kullanarak aslında bu mümkün.Gelin aşağıdaki tavsiyelere şöyle bir göz atalım.


1. Geçmişe takılmayın


  Adı üzerinde ''GEÇMİŞ''. Geçmişi değiştiremezsiniz fakat yeni bir geçmiş oluşturmak için doğru zaman şu ''an'' dır.''American Beauty'' filminde geçen bir söz bu durumu çok güzel açıklıyor. ''Bugün geri kalan hayatımın ilk günü''. Siz de her gününüzü yeni bir başlangıç olarak düşünüp geçmişte yaşadığınız ve sizi huzursuz eden düşüncelerden kurtulup daha sağlıklı bir zihne sahip olabilirsiziniz üstelik bunu yapmak için ekstra bir zamana ihtiyacınız yok.


                                                      2. Hayatınızı sadeleştirin

  Birçoğumuz, ailemize çocuklarımıza ve arkadaşlarımıza zaman ayıramamaktan yakınır dururuz ama gündelik hayatta çok gereksiz şeylerle uğraşmaktan da kendimizi alamayız. Hayatınızda gereksiz yere zaman harcadığınız faaliyetlerinizi tespit edip önem sırasına göre listeleyerek faaliyetlerimize ona göre planlayabiliriz. Böylece ekstra vakit harcamadan hem içimizdeki yalnızlık hissinden kurtulmuş olur hem de çevremize vakit ayıramamaktan kaynaklanan iç huzurumuzu arttırmış oluruz.


3. Zinde bir vücuda sahip olun

  Bu tavsiye belkide hepimizin en zorlandığı durumlardan biridir ve çok azımız  bu konuda başarılı olabilmektedir.Zinde bir vücuda sahip olmanın zaman alacağını düşünseniz de aslında hiç de öyle değildir. Sabahları duş alırken duşu soğuk suyla sonlandırmanız size gün boyu zindelik kazandıracaktır (bunu kafanız için değil sadece vücudunuz için uygulamalısınız). Halsizliğe ve yorgunluğa iyi gelen demir vitaminli yiyecekler tüketin (yeşil sebze, kurutulmuş meyve gibi...) Şekerli yiyeceklerden uzak durun. Günde 2-3 litre su tüketin. Susuz bir vücut halsizliğe yol açabilmektedir. Dik durun. Dik durmak hem size öz güven kazandırır hem de daha rahat nefes alıp vücudunuzun daha fazla oksijen ile dolmasına sağlar.
                                      
                          
 4. Daha fazla gülümseyin

  Gülmek, başlı başına insanı hem fiziki açıdan hemde ruh sağlığı açısından olumlu yönde etkileyen kişinin kendisine ve çevresine pozitif enerji veren bir olgudur. Gülmek beynimizdeki serotonin hormonunu harekete geçirir ve bize mutluluk sağlar. Gülmek bizi mutlu edebileceği gibi mutlulukta bize gülmeyi getirir. Bununla ilgili ''Bulaşıcı Hastalık: Gülmek!'' adlı yazımı okumanızı öneririm.


5. Hayatı çok ciddiye almayın

  Birçoğumuz hayatı son derece ciddiye alıp başımıza gelmiş veya gelebilecek olaylardan çok etkilenmekteyiz. Şöyle bir düşünürsek başımıza gelmiş olayların 100 sene sonra bizim için bir önemi olur mu? Muhtemelen olmaz çünkü bizim olmadığımız bir dünyada yaşamış olduklarımızın artık bizim için de hiç bir önemi yoktur. Hayatı hafife alırsanız güçlüklerle daha kolay başa çıkabilir çevrenizde ki insanlara karşı sağlam bir duruş sergilemenin özgüvenini yaşayabilirsiniz.


  6.  Yardım edin

 Yardım etmek bize başkalarına faydalı olduğumuzdan dolayı mutlu hissettir. Malesef  ''Bunun için vaktim yok'' diyebilirsiniz ama yanılıyorsunuz. Siz insanlara yardım ederseniz insanlarda size yardım ederler böylece yardım ederken kaybettiğiniz zaman size geri dönmüş olur.


7.  Her zaman doğruları söyleyin

  Yapılan araştırmalarda doğru söylemenin yalan söylemekten çok daha kolay olduğu ve stresi azalttığı ortaya çıkmıştır. Çevreniz tarafından güvenilir bir kişi olmak ve daha kaliteli bir hayat yaşamak istiyorsanız yalanlardan uzak durmanız tavsiye edilir. Bunun için hiç mi hiç vakit harcamanıza gerek yok.


8.  Okuyun

  Evet! Bunun için vakit ayırmanız gerektiğini düşünebilirsiniz ama aslında öyle değildir. Okuma-yazması olan herkes her gün bir şekilde belirli yazılar okur ama dikkat!!! Burada herhangi bir şey okumanız değil ne okuduğunuz önemlidir. Hayatınıza bir şeyler katmayacak yazıları yararlıları ile yer değiştirdiğinizde ekstra bir zamana ihtiyaç duymadan okumuş olursunuz. Bu, bir yandan bakış açınızı genişletirken diğer yandan çevrenizle paylaşabileceğiniz yararlı  bilgiler de elde etmenizi sağlar. Bunu Charles de Montesquieu 'nun güzel bir sözüyle özetlersek: ''Okumayı sevmek, hayattaki can sıkıcı saatleri güzel saatlerle değiştirmektir'' .


  
 9. Az uyumaya gayret gösterin

  Uzmanlara göre günlük  uyku saatimizin  6-8 saat arasında olması gerektiği söyleniyor. Uyku düzenimize dikkat edip bu uyku saatleri aralığında uyumak hem sağlığımız hem de zamanı verimli kullanabilmemiz açısından önemlidir.




10. Affedici olun

  İnsanlar size karşı hatalar yapabilirler. Siz yapılan hataları sürekli düşünüp hayat enerjinizi tüketeceğinize affedin gitsin. Size daha az vakit kaybettirecek ikinci seçeneği kendinize mutluluk verebilecek başka bir düşünceyle ikame ederseniz kazançlı bir iş çıkarmış olacaksınız. Sonuç olarak affetmek bir erdemdir ve bu erdeme sahip olan bireyler güçlü oldukları gibi toplum tarafından da büyük saygı görmektedir.




Devamını Gör...