''O halde o işi hemen bırakın'' demeyi çok isterdim ama maalesef bu her zaman mümkün olmuyor. Bu yazıyı okumaya karar verdiyseniz siz de bir çok insan gibi iş hayatınızda mutsuzluk yaşıyorsunuz demektir. O zaman konuyu biraz açalım: İş hayatında neden mutsuzluk yaşarız ve mutsuzlukla nasıl başa çıkabiliriz? Aslında özelinde herkese göre farklı nedenler varsa da genel geçer mutsuzluk kaynakları aynıdır. Bunlar işveren baskısı (eğer işveren değilseniz) , çalışma şartları, uyumsuz iş arkadaşları, işten ayrıldıktan sonra iş bulamama korkusu, çevre baskısı, kariyerinizi korumaya çalışma, yanlış görevde çalışma, iş yoğunluğu, yanlış meslek seçimi, yöneticinizle alt-üst ilişkilerinizdeki problemler, maaş beklentinizin düşük olması, tatil günlerinizin yetersizliği gibi daha bir çok neden sayabiliriz. Saymakla bitmeyen bu nedenlerle nasıl başa çıkabileceğimizi size, hepsiyle teker teker mücadele etme yönteminden bahsetmeyi düşünmüyorum çünkü uzmanlar her biri için farklı çözümler bulmuş olsalar da asıl nedenin çalıştığınız işi sevmiyor olmanızdır. O halde neden sevmediğimiz işte çalışmaya devam ediyoruz? Zamanın en değerli olduğu bir dönemde zamanı paraya çeviren bu döngüden neden kurtulamıyoruz? Bizi çalıştığımız yere bağlayan nedenler çok açıktır aslında. Bunların başında gelen maddi nedenler bizi mutlu olmadığımız bir işte çalışmaya zorlamaktadır. Peki bu bağlamda size bir soru sorsaydım nasıl cevap verirdiniz: Size her ay belirli bir maaş karşılığında sevmediğiniz bir kişiyle yıllarca evli kalın deseydim kabul eder miydiniz? İstisnaları olsa da çoğu kişinin bunu kabul etmeyeceğini düşünüyorum. Aslında iş hayatı da böyle bir şeydir. Sevmediğiniz ve mutlu olmadığınız bir işte saatlerce ve yıllarca belirli bir miktar ücret karşılığında çalışmaktayız bu yüzden mutsuzuz ve mutsuz olmaya devam ediyoruz.
Çevremizde bir çok kişi görmüşüzdür kariyerin zirvesine tırmanırken anlamsız bir şekilde işini terk eden. Yine bir çok insan tüm olumsuz şartlara rağmen işlerini değiştirmişlerdir. Kimisi patronunun masasına yumruğunu vurmuş, kimisi iş arkadaşına ağzına geleni söyledikten sonra istifa dilekçesini hazırlamıştır. Belki bir psikolog bile iş hayatındaki stresle mücadele yöntemlerini bize anlatırken aslında kendisi dünyanın en mutsuz insanıdır. Belki bir akademisyenin tezini hazırladığı konu ''İş hayatındaki mutsuzluğun kaynakları'' olmuştur ama aslında kendisi bunu araştırırken mutsuzdur. Belkide siz de şu an yazımı okurken kafanızdan bir çok şey geçiriyorsunuzdur işinizle ilgili. Merak etmeyin size aklınızdan geçeni hemen yapın demeyeceğim ama her insanın hayatında dönüm noktası diye tabir edilen anlar vardır. İşte siz de o anı beklemelisiniz veya o anı yaşayabilmek için b planınızı oluşturmalısınız. Bu anlar sevdiğiniz bir işten iş teklifi (ücreti mevcut işinize göre düşük de olsa) olabilir. Bir arkadaşınızın işten ayrıldığına şahit olmuşsunuzdur (insana güç verir ve bulaşıcı bir hastalık gibidir, bunun için şirketler çok sinsi önlemler dahi almaktadır) ve sizde işi bırakmak için cesaretlenmişsinizdir bazende yeterli bir maddi imkan oluşturmuşsunuzdur ve kendi işinizi kurma fikri ağır basmaktadır. Depresyon riskiniz var demiştir doktor, sağlığınız işinizden dolayı kötüye gidiyordur... O zaman neden düşünüyoruz? Hemen hayatınıza yön vermek için kollarınızı sıvayın. Plan kurun, mutlu olabileceğiniz iş alanlarınızı belirleyin, yeteneklerinizi tespit edin ve yeteneklerinize uygun pozisyonlar için iş araştırın. Yetenekleriniz belki basit denilen hobileriniz olabilir ama küçümsemeyin. Başarılı kişileri örnek alın, hepsi de mutlu oldukları için başarılı olmadılar mı? Walt Disney, bu ismi duydunuz mu? Küçüklüğünden beri karikatür düşkünü olan Walt Disney şu an dünyanın en büyük eğlence sektörünün liderlerinden biridir. Hepimiz onun çizgi filmlerini izlemişizdir. Mickey Mouse rüyalarındaki karakterin hayatımıza somut bir yansımasıdır, çoğumuzun vazgeçilmezi... Nerede ve hangi yaşta olursanız olun sizinde bu başarılı insanlar gibi mutlaka mutlu olduğunuz ilgi alanlarınız vardır. Onların peşinden koşun aksi takdirde başkalarının kendi hayallerini gerçekleştirmeyi başardığı o rüyaların sadece mutsuz Mickey Mouse'u olabilirsiniz.
Eğer ben Mickey Mouse olmak istemiyorum diyorsanız o zaman enerjinizi sevdiğiniz işe ayırmalısınız çünkü insan sevdiği işte harcadığı enerji kendisine mutluluk olarak geri döner, olumsuzluklar sadece çözülecek birer problem olur ve iş verenler birer anne-baba gibi gelir gözünüze, çalışma ortamınız bir ev ve bilgisayarınız evdeki televizyon ekranı gibi olur bir anda, iş yeriniz sabah geç kalınmaması gereken bir yer değil sevgilinizi daha erken görmek için gittiğiniz bir randevu gibi gelir. O zaman niye duruyorsunuz? Vakit, mutlu olmanız için sizi beklemez.
Not: Sizinde konuyla ilgili görüşleriniz var mı? Yorumlarınızı bekliyorum
anasayfa
7 yorum:
saygı değer blog yazarım güzel düşüncelerinizi yazmışsınız ancak söylemeliyim ki Eğitim seviyesinin düşük olduğu, 14,15 yaşındaki kızların imam nikahı adı altında evlendirildiği(bana göre resmen tecavüzdür bu),erkeklerin ve kızların okul önlerinde küçük yaşlarda uyuşturucuya bulaştırılabileceği ve herşeyi kader bu diyerek inanan insanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz. buna bağlı olarak ta cahil insanımız çok, ne iş olsa yaparım abi modun da gençlerin çoğunluğu. yapılmış araştırma vardır muhakkak, devlet memuru olan personelimiz hariç, tahminimce ssk'lı olarak çalışan insanların %80' i işinden rahatsızdır.Kaçak olan çalıştırılanları hiç saymıyorum. onlar zaten köle durumunda.mecburiyetten çalışıyor, çünkü işi ile ilgili herhangi bir şikayetini dile getirse kovulma korkusu var.(kurumsal firmalarda bu oran biraz daha az) çünkü yerine çalışabilecek ne iş olsa yaparım tarzında insan okadar çok ki. Keşke yazıda belirtildiği gibi herkes istediği iş için enerjisini harcayabilse ancak uzaktan baktığımız zaman bütün resimde bunun pekte mümkün olmadığını ve sadece bu durumun hayal olarak kaldığı bir düzeni göreceğiz. Tek çare sağlıklı bir eğitim.(sağlıklıdan kastım hakkını vererek okumak) saygılar...
Değerli okuyucum, ülkemizde ki maddi sıkıntılar bu tür konularda hareket kabiliyetimizi oldukça kısıtlamaktadır. Düşüncelerinize katılmamak mümkün değil ama düzeni değiştirmeye çalışmadığımız her an bizim hayatımızdan bir şeyler götürmektedir. Yazımda da belirttiğim gibi bunun için mücadele verip vermemek bir tercih meselesidir.Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Ben işimi çok seviyorum.. ancak iş nedeniyle tartistigim iki bayan hakkimda olumsuz seyler anlatinca kotu oldum ve artik insanlarin yuzune bakmaya utaniyorum..
Çok iyi bir şirkette güzel bir pozisyondayım ancak mutsuzum ben müzik yapmak istiyorum gitaristim ve şarkı söylüyorum ve bundan mutluluk duyuyorum ama evliyim
Ve bir çocuğum var sigortası bile olmayan bir iste nasıl çalışabilirim onların gelecegini düşünmek zorundayım ama öte yandan kendi hayatımın kemirildigini de hissediyorum sanki içim çürüyormuş gibi...sanırım o kırılma noktasını beklemeliyim ya herşeyimi kaybedersem diye düşünüyorum sanırım bu aralar iyi değilim
Merhaba Mert, öncelikle uzun süredir blog hayatından uzaktım ve ara ara yorumları kontrol ediyordum ki senin yorumunu okudum. Sana dönüş yapma konusunda geç kaldığım için üzgünüm aslında geç kalma konusu bu yazımla örtüşen bir duruma vakit ayırmak zorunda kalmam gerektiğinden kaynaklandı diyebilirim o yüzden cevabımın seni çok yakından ilgilendireceğini düşünüyorum. Bu yazıyı yazarken işsizdim ve şu anda yine işsizim.Aslında ilk duruma göre işsizdim şu anda en son çalıştığım firma bensiz ilerliyor demek daha doğru olacaktır. İlerliyor çünkü benim işten ayrılmış olmam şirketin ciro değerlerini etkilemedi :)Şu anda yaşamış olduğun psikolojiyi defalarca yaşadım ve hala yaşamaya devam ediyorum. Bir çok insanın sorunu olan bu durum inanki sadece sende mevcut değil ancak söz konusu senin hayatın olunca ne için savaştığını sorguluyor olmak çok doğal bir durum. Mevcutta benimde bir çocuğum var eşim çalışmıyor yeni bir şehire taşındım ve herhangi bir gelirim yok. Yani karşılaştırma yapacak olursak senden daha kötü bir durumdayım ama bir inancım varki beni hep motive ediyor. Basit bir matematik... Değişkeni mevcut olan bir denklemde x in yerine hep aynı sayıyı koyarsan sonuç hep aynı çıkar. Bu aslında şunu ifade ediyor: hayatındaki farklı sonuçlar için ya denklemi yeniden yazacaksın ya da değişkenin yerine farklı bir sayı koyacakasın. Tabiiki en önemlisi bunu ne zaman yapacağındır. Senin yerinde olsam ki ( oldum) mevcut durumunu düşünmektense o durumu değiştirmek için neler yapabileceğimi planlamaktır. Zamanım yok buna gibi bir cevabım olacağını şimdiden tahmin edebiliyorum. İşine, eşine ve çocuğuna vakit ayırmak durumumda olman zamanını elbette kısıtlıyordur ancak hayatını değiştirme riskine girmek için mutlaka bir zaman maliyetine ihtiyacın olacak. Evet bu bir risktir ancak risk olmadan üzülerek belirtmeliyim ki yol almak neredeyse imkansız. Öncelikle sana tavsiyem müzikle ilgilenmeyi çalıştığın işten ve zorluklarla mücadele ettiğin bu dönemden bir kaçış için mi yada gerçekten ömür boyu bu alanda ilerlemeyi arzu ettiğin içinmi istediğinden emin olman. Bu alanda başarılı olabileceğin inancın tammı? Bu inanca sahipsen inancın sana cesaret verir cesaret sana özgürlük, özgürlük ise güç verir ve güç demek harekete geçmek demektir. Bulunduğun durumu çok iyi anlıyorum o yüzden sana şöyle bir öneride bulunabilirim: Gelire ihtiyacın var ise ve çalıştığın işte mutsuzsan ilgi alanına uygun düzenli geliri olan müzikle ilgili iş faaliyetinde bulunan firmalara iş başvurularını şimdiden araştırmalısın. Ya da bu işi yapabileceğin şekilde maddi yeterliliğin mevcut ise gitar satan bir yer açmayı planlayabilirisin. Belkide sesinle ve çaldığın şarkılarla müşterilere kolaylıkla gitar satabiliyor olacaksın:) Sana bu zorlu sürecinde biraz da olsa moral kaynağı olabildiysem ne mutlu bana.. Hayallerine bir adım daha atman dileği ile...
Yorum Gönder
''Mutlu Endam'' sitesini faydalı buluyorsanız destek olmak için yazılara yorum bırakabilir yazıyı beğenebilir ve paylaşabilirsiniz.